2 Temmuz 2011 Cumartesi

Abi aşkına

Amasya dan Sedat Abi ler geldi. O yüzden bu akşam babaannemize gittik onları görmeye.
İşten çıkıp, anneme git, Duru ya eli yüzü düzgün bir şeyler giydir ve koşa koşa babaanneye git.
Cuma trafiği de etkili olunca neredeyse 9 a doğru ulaşabildik.
Duru ilk başta biraz yabancıladı onları ama sonra özellikle Hamza Kaan ın peşinden
'abi abi'' diye koşuşturmaya başladı.
Cumartesi günü Sedat Abi ler ve Serap Hala lar :) kahvaltıya geldiler bize.
Bütün hafta evin yeterince dağılmış olduğunu düşünürsek, hazırlık çok sancılı geçti.
Neyse ki vukuatsız atlattık, kahvaltıyı.
Duru odasındaki sandığın üzerine çıkıp, kendi tabiriyle ''lay lay yabıyo Duru'' yapınca haliyle
biz de başında beklemek zorunda kalıyoruz ,düşmesin diye..
Hamza Kaan Duru yla oldukça ilgili .E zaten bizim kız da abilere düşkün olduğundan,
her şey gayet Duru nun istediği gibi işliyor.
Duru Hamza Kaan ın elinden tutup, çekiştiriyor abi diye, sandığın başına getiriyor.
Sandığa artık kendi başına da çıkabiliyor benim minik kuzum.
Sonra da ''Lay lay yap '' diye emir veriyor bize. Sustuk mu tekrar uyarı geliyor ''lay lay yap'':):):)
Kızııım çok mutluydu .Onlar giderken uyudu ,uyandığında hala abi sayıklıyordu.
Uyanınca pazara gittik. Ben Duru yla pazara yakın bir yerde park bulup, orada oyalandık ve
babamızı bekledik.
Parkta kocaman bir bayrak görüp,'Baara,baara'' diye koşturmaya başladı Duru.
Çılgınca koştu. Birkaç kez tökezleyip, düştü ama. Bir yerine bir şey olmadı. O da ''düş,düş'' deyip,
kalktı ve devam etti yoluna.
Ben çocuk parkını gördüm ama bizim kızı oraya götürmedim bilerek, büyük çocukların arasında
hırpalanmasın diye. Amaaa tabii kendisi keşfetti dolaşırken.
Deli gibi bir oraya bir oraya saldırdı. Salıncakta sallandı. Derken benim giremeyeceğim 
yerlerden geçmeye çalıştı, kaydırak merdivenlerinin altındaki boşluk gibi :)
Vee oradan geçip ,sallanan salıncağın önünde durunca, salıncak kuzuma çarptı ve düştü.
Allah tan küçük bir çocuk sallanıyordu da hız yavaş olunca bizimki sadece düştü ve yüzü hafif
kızardı .Ağlayarak kucağıma geldiii ve evimizin yolunu tuttuk.
Artık böyle …Düşecek, kalkacak, ağlayacak. Umarım büyük hasarlar, izler, yaralar olmaz benim
kuduruk kızımda. Çünkü asla elinden tutturmuyor diğer çocuklar gibi.
O kadar özgürlüğüne düşkün ki ,bizimle aynı yöne doğru yürümeyi bile reddediyor.
Hakkımızda hayırlısı.
Uzun zamandır yemek yemeyi reddeden ,sadece süt içen ve arada kuru kuru pilav yiyen
benim küçük kızım bu akşam ellerini yağa bulaya bulaya balık yedi.
Özgürüz ya!!! Balığı eline verdim. ''Balık getir bize, balık getir bize, balık getir bize, yemek
yiyelim. Hammm''şarkısı eşliğinde güle oynaya yedi. Tabii yağlı ellerini ,saçına üstüne sürdü.
Görmezden geldik :) Yeter ki süt dışında bir şeyler yesin, içsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder