7 Eylül 2018 Cuma

Vaha gibi bir yer Yıldız Parkı

 Dün iş vesilesi ile İstanbul'daydım. Dönüş biletimi geç bir saate aldım. Kış gelmeden, günler hala nispeten uzunken ,Meltem ile buluşmak istedim, hem de biraz boş boş dolaşmak, iki lafın belini kırmak.
 Beşiktaş'ta Meltem'le buluştuk. Oralarda bir şeyler yer, Ortaköy'e kadar yürür ,yediklerimizi eritir, bir kahve içeriz diye düşünmüştüm. Meltem Yıldız Parkı'na gitmeyi önerdi. ''5 yıldır burada yaşıyorum ben de gitmedim, birlikte gidelim '' dedi. İyi ki de bu öneriyi yaptı. Büyülendim resmen.
Belki İstanbul'dan böyle bir beklentim kalmadığındandır bu büyülenme. Beşiktaş merkeze bu kadar yakın ama sanki bana başka bir ülkenin o yemyeşil parklarında dolaşıyormuşum hissi uyandıran bu parkı çok sevdim. Tırmana tırmana en tepesine kadar yürüyüp, Malta Köşkü'nde yemek yedik.






Sonra yine her köşesine hayranlıkla bakarak aşağıya inip, Ortaköy'e kadar yürüdük. Ortaköy aynı İzmir 'in Konak Meydanı gibi vasat ötesi bir yer olmuş bence. Çok daha nezih bir yer olabilecekken , bu kadar itici bir yere dönüşmesi çok üzüyor beni bu tip yerlerin. Çin'den ithal incik boncukların satıldığı , insanların kumpir yemek için neredeyse kollarından tutulup zorla ikna edildiği , bir güzel kahve içeyim denize nazır diye düşünerek oturabileceği cafelerin ve işletmecelerinin profillerinin
düşüklüğü ...
 Ama tüm bunlara rağmen  öncesinde bir vahada yürümüş ,doğayı içine çekmiş olmanın dayanılmaz hafifliği hala üzerimde...



 

1 yorum: