| Cuma akşamı
Kırklareli ne doğru yola çıktık. Yani artık bu akşam olmaktan çıktı durum. |
| Saat 01.00 de yola
çıktık, babaannemize uğrayıp, onu da aldıktan sonra yollara vurduk kendimizi. |
| Küçük Duru ne güzel
uyuyordu. Sütünü içti, rahatladı, sakinleşti. |
| Derken saat 02.45 te
öksürüklerine hakim olamayıp, kustu. |
| Üstü başı, oto koltuğu battı. Bu
durum onu çok korkuttu. Bu yüzden ,üstündekileri çıkarıp, |
| kucağıma aldım. Uzun bir süre
giydirmeyi bile başaramadım, ağlamasından. |
| Neyse sonra normale döndü de
kucağımda uyuyakaldı. |
| Yolculuğun büyük bir kısmını
benim kucağımda geçirdi, koltuğu kirlendiği için. |
|
| Kırklareli ne saat 10.00 gibi
vardık. Hemen kahvaltıya oturduk. |
| Duru yine hiçbir şey yemedi
kahvaltıda. |
| Sonra küçük kuzumun teyzesi
geldi Karabük ten. |
| Sırf benim minik kuzumu görmek
için kalktı taa Karabük ten İstanbul a |
| oradan Kırklareli ne geldi. |
| Duru Hanım ın öğle yemeğine
şakayla, oyunla Hüseyin Amcası yedirdi. |
| Kuru fasulye, biraz pilav ve
karpuz yedi benim meleğim. |
| Sonra uyudu da biz de düğün
için giyindik, makyajdı ,saçtı hazırlandık. |
| Tam saat 18.30 da kapıya
davul-zurna gelecekti ve küçük bir şehir turundan sonra salona |
| gidecektik. |
| Bu karmaşa sırasında bir anda
Duru uyandı ve evdeki çılgın kalabalığı görünce mi bilinmez, |
| kendinden geçercesine ağladı. |
| Bir süre susturamadık, hatta
ben düğüne gitmeyip, evde kalmayı falan düşündüm o an. |
| Dışarıda sakinleşebilir, giydir
çıkın bir an önce dediler. |
| Giyindik, aşağıya indik. Yağmur
çiselemeye başladı. |
| Şehir turu sırasında Duru
yeniden uyudu. Bunda içtiği şurubun etkisi var mıdır? Vardır.. |
| Düğün salonuna varınca
uyandı. Veeeee…. |
| Kendini buldu. Pistlere atıldı
ve bütün gece boyunca oynayan herkesin aralarında gezdi ,dolaştı. |
| Hatta bir ara anons
edip''çocuklarınızı pistten alın'' diyecekler diye düşündüm. |
| Salonun dışında vestiyer
bölümünde duvardan duvara ayna vardı. Beni elimden tutup, |
| oraya götürdü sürekli. |
| 'Otu,otu'' deyip,k endi boy
hizasına kadar çöktürdü beni. Ve sonra kendi kendine hoplayıp, |
| zıplayıp, konuşmaya başladı. |
| Ama nasıııl mutlu, nasıl mutlu. |
| Benim de yüzüm gülmeye
başladı, haliyle. |
| Oysa evden çıkarken ,Duru yu
susturamadığım için ben de ağlıyordum, gerginlikten. |
|
| Düğünden döner dönmez
uyuduk. Ben Meltem le birlikte uyudum, Duru da yerde yorgan |
| üzerinde yattı, gerile gerile. |
| Sabah uyanıp, kahvatımızı
yaptıktan sonra ve tabii Duru nun öğle uykusundan sonra , |
| yollara koyulduk. |
| İstanbul a gittik. Hem Meltem
in Karabük otobüsüne onu bırakırız hem de biz İstanbul da |
| birkaç yere uğrarız dedik. |
| Filiz lere gittik önce. Duru
Filiz in kocası Ersan e aşık oldu sanırım.Gün boyu ona kur yaptı durdu. |
| Meltem zaten ''beni unuttu bu
çocuk, tanımıyor bile ''diye diye düğün boyunca ağlamıştı. |
| Bir de bu samimiyeti görünce
hepten üzüldü. |
| Ama benim minik kızım hem yol
yorgunu hem de hastaydı. |
|
| O yüzden yüz vermedi belki de
teyzesine. |
| Bir de erkeklere olan
hayranlığı dolayısıyla, erKek hayranlarını tercih ediyor , |
| marifetlerini göstermek için. |
|
| Hatırlamak bile istemesem de
arada küçük bir korku ve panik de yaşadım. |
| Resmen dizlerimin bağı
çözüldü. |
| Filiz in mutfağındaki balkon
kapısını ben kapattığım için oldukça rahattım. |
| Ama sigara içtikten sonra
orayı açık bırakmışlar, |
| arkamı döndüğüm de Duru balkon
da demirlere yaslanmış bana gülüyordu. |
| Nasıl kucağıma aldım ,nasıl
sarılıp, yapıştım ona anlatamam. |
| Bayılıyorum falan sandım bir
an. |
| Çünkü demirler öyle bildiğimiz
balkon demirleri gibi dikey değil, yatay. |
| Yani bir çocuk rahatlıkla
arasından geçebilir. |
| Allah korudu. Başka tek bir
açıklaması dahi yok. |
| Filiz lerden sonra biraz da
Hakkı Dayı lara uğradık. |
| Saat 24.00 te teyzoşumuzu
otobüsüne bindirip, biz de İzmir için dönüş yoluna geçtik. |
| Bu arada Duru mışıl mışıl
uyuyordu. |
| Yol boyunca bize zorluk
çıkarmadı. Sütünü içti, uyudu…Çok şükür yolculuğumuz sorunsuz bitti.
|