8 Mart 2012 Perşembe

Duru dan kısa kısa

Öyle uzun zamandır yazmıyorum ki
Hep diyorum ''bunu unutmadan not etmelisin diye''
Ama elbette unutuyorum yazmayı.
O yüzden bu sayfayı açtım ve aklıma geldikçe,
Duru nun ilk 2 yılına ait daha doğrusu aktif konuşmaya başladıktan sonrasına ait 
yani daha çok 1,5yaş ve sonrasına ait repliklerini buraya not edeceğim.
*Duru duymak istediği şeyleri soru şeklinde sorar ve karşısındakine söyletir.
 Süt içmek ister misin annem ?
 Banyo yapmak ister misin annem ?
 Geç olmuş annem, yatmak ister misin ? 
(ben tekrar ederim, geç olmuş annem yatmak ister misin?)
 İyi, tamam, hadi süt içelim.!!!
(süt içmenin bir yolunu bulmuştur yine ve sütünü içip, hadi kalkalım der.) :)
*Duru duymak istediği şeyleri soru şeklinde sorar ve karşısındakine söyletir.
Beni koridora çıkarıp ,vestiyerin önünde beklettiğinde veya oturttuğunda,
aynanın önüne oturup, O na sarılıp,''Şu güzelliğe bak'' diyorum.
Sonraki günlerde beni aynanın önüne oturtup, bana sarılıp,
'şu güzelliğe bak'' diyor.
*Duru yaramazlık yaptığında,yani yaptığı şeyin yaramazlık olduğunun farkına vardığında,
'ben …. 'yı çok severim annem'' der.
Ben buraya çıkmayı çok severim annem.
(sandalyenin tepesine çıkıp, kapı otomatı ile oynadığı zamanlarda…
*Duru yapmak istemediği bir şey olduğunda direkt itiraz etmez, dolaylı yoldan itiraz eder.
''hadi kızım bezini temizleyelim''
iyi ,tamam ,yapmayalım.
''hadi kızım uyuyalım''
iyi ,tamam ,istemiyom. :)
''hadi kızım yemek yiyelim.''
iyi , tamam ,yemiyim.
*Duru annesi işten geldiğinde ya ''babaa,babaaa'' diye çığlık çığlığa ağlar.
yada annesiyle bir şekilde zaman geçirir.
hadi bir anneye sarıl bakalım..
(kucağıma gelip, sarılıp, bu cümleyi söylediğinde mest olurum)
*Duru soruya soruyla cevap verir, duymak istediklerini duymak için tabii yine…
''nasılsın kızım? Neler yaptın bugün?''
Anneanneyle oyun oynadınız mı?
''anneanneyle oyun oynadınız mı''
Anneanneyle koştunuz mu?
''anneanneyle koştunuz mu''
(resmen önce cevap, sonra soru şeklinde iletişim kuruyoruz.) :)

27 Ocak 2012 Cuma

Minnie gösterisi

Duru Mickey & Minnie gösterisine gidiyor.
Sanırım henüz gösteriye konsantre olma yaşında değil.
O gürültüde (müzikal yani sonuçta) uyumayı başaran tek çocuktu. :) 
Merve nin kızı Ece de vardı. O na rağmen Duru gösterinin sonlarına doğru resmen sızdı.
Oysa ben bir çeşit doğum günü hediyesi tertip etmiştim miniğime.

14 Ağustos 2011 Pazar

Misı nam-ı diğer Mısır

Bugün akşam annemi iftara çağırdık. Sinan ın annesi de gelecek.
O yüzden iftar vaktine denk getirmeden, dışarı çıkıp, vakitlice Duru yu parka götürelim dedik.
O uyuyunca evi temizlemeye koyulduk. Yine evin şeklini değiştirdik. Duru Hanım televizyona
yapışık durduğu için televizyon sehpasını yine kaldırma kararı aldık. Salon iyice iğrenç bir
hal aldı.
Duru uyanınca yemek yedirdik. Giydirirken zorlanınca ,''atta gidiyoruz'', deyince sakinleşti.
'Aakka''aakka' demeye başladı. 'evet annecim, ayakkabılarımızı da giyeceğiz.' dedim.
Giyinir giyinmez fırladı ve 'aakka' aramaya koyuldu.
Dışarı çıkmaya bayılıyor. Kaydırağın merdivenlerine tek başına çıktı bugün. Tepesine gelince
oturup da kayması gerekirken, ayakta kendini aşağıya bırakıyor. Tabii ben tutmuyor olsam,
tepe üstü yuvarlanacak. Ama o çok mutlu oluyor tabii bundan.
Eve dönerken, arabaya bindirmekte zorlandık. Nasıl ağlıyor? Kapıyı tutup,''aç,aç'' diye bağırıyor.
Geçen hafta sonu babaannesine gitmiştik. Serap ablalar da geldi. Mert ve Demet le
koşuşturmak çok hoşuna gitmiş olmalı ki her attaya gidiyoruz deyişimde 'Met ,met diye Mert 
sayıklıyor.
Akşam anneanne, babaanne le yemeğimizi yedik. Duru cuk mutfakta ocağın üstündeki düdüklü 
tencereyi görüp,'misı,misı' diye mısır sayıklamaya başladı. O tencerede pişirdiğimi görmüş.
Ve o tencerenin içinde mısır var zannediyor. Bir iki kez tekrarladı bunu, ben de her seferinde
tencereyi açıp, içinin boş olduğunu gösterdim ama o yine tekrarladı. Dayanamadım ,
buzluktaki tanelenmiş halde koyduğum poşetlerden birin açıp, tabağa doldurup, ısıttım.
Önüne koydum, tabaktan çerez yer gibi alıp, yedi ve televizyon seyretti.

11 Ağustos 2011 Perşembe

Çal çal oyna

Bu sabah Duru uyurken çıktım. Sabah uyanınca bütün odaları hatta balkonu bile gezip beni
aramış. Ve 'anne yok' ,'anne yok' demiş .
Gün içinde annemle konuştum. Kızım ne yapıyor diye sordum.
'Ne yapsın ,oruçlu ağzımla beni maymun ediyor' dedi.
Anneme 'kalk,kalk' diyormuş. Annem kalkınca da 'gel,gel' diyormuş.
Meltem in odasına götürüyormuş. Orada davulu varmış oyuncak.
Anneme 'otur ,otur' deyip yere oturtup, eline de davulu veriyormuş.
Annem davulu çalmaya başlayınca ,karşısına geçip 'lay lay lay,lay lay lay' diye döne döne
oynuyormuş. Annem davulu yere bırakınca ,o da oynamayı kesip, davulu alıp, yine annemin 
eline tutuşturuyormuş.
Annem ' bu şimdiden böyle yaparsa altı ay sonra ne yapacak kimbilir' dedi.
Ben de 'altı ay sonra o çalacak ,sen oynayacaksın herhalde' dedim.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Şarkılı türkülü

Bu akşam anneanneden gelir gelmez, beni ve babasını alıp, odasına götürdü. En sevdiği aktivite 
olan sandık üzerine çıkıp, zıplama oynama işlemine girişti.
Biz de hazır olda onu bekliyoruz tabii bu arada.
'Hadi Duru şarkı söyleyelim'dedik.
'2 uzun kulağım..' söylendi. 'ellerim tombik tombik' söylendi.
Sonra Sinan Pepe de söylenen bir şarkıyı  söyledi.
 -İki ekmek aldım, eve gidiyorum. Biri büyük ,biri küçük iki ekmek aldııım.
Duru 'buyüüüüük' diye bağırdı. Büyük demeyi öğrendi. Küçük diyemiyor ama henüz.
Sonra Pepe Pepe diye sayıklamaya başlayınca gidip bilgisayarı açtık ve hoplaya zıplaya 
oynamaya başladı minik kuzum…

31 Temmuz 2011 Pazar

Meltem dönüyor

Bugün annemin doğum günü. O yüzden de Meltem i de uyandırıp, sabah erkenden anneme 
kahvaltıya gittik.
Akşamüzeri Meltem i garaja bıraktık.Y ine ağladık. Bu hiç bitmeyecek galiba. Her gidişinde ağlıyoruz.
Sonra da Gölet e gittik, Duru biraz koştursun diye. Serap ablalar da geldiler.
Duru, Mert ve Demet le epey bir koşturdu. Tabii babasını ve beni oturtmadı ama eğlendi epeyce.
Mısırcı görünce 'misır ,misır' diye sayıkladı yine. Mısır aldık ona kemirdi bir güzel. :)

30 Temmuz 2011 Cumartesi

İlk tatil kabusu

 Çok şükür bugün döndük. Allah ım ne tatildi!!! Her günü ayrı bir vukuat her günü ayrı bir
yorgunluk ve mutsuzluk.
Pazar günü Sinan bizi bıraktı ,akşam yemeğini bizimle yedikten sonra eve geri döndü.
Ama Duru daha ilk günden çıldırmaya başlamıştı. İlk gün öğleden sonra çılgınca ağladı.
Ama ne ağlamak. Hayatımızda ilk kez çarşafla salladık Duru yu uyutmak için.
Ben bu kadar ağlamaya dayanamayıp, sinirden ağlamaya başladım .Dikkat ! Daha ilk gün!!
Sinan Meltem le beni denize gönderdi. 'Biz uyuturuz, siz gidin.' dedi.
İlk gün olduğu için ,uyumsuzluk yaşamıştır, normale döner dedik ama ne mümkün.
Sürekli dışarda koşmak istedi. Güneş tepedeymiş, öğlen vakti dışarda olunmazmış.
Yok hiç anlamadı bunları. Sadece kendi çapında çimlerde gezse neyse .
İnsanların kapısındaki ağaca astıkları salıncağa binmek istedi,
başka çocukların toplarını almak istedi.
Şimdi tatil bittikten sonra bunları yazınca ''amaaan ne var bunda ,gayet normal çocuk davranışları' diyor insan.
Ama kesinlikle öyle değil. Öyle kötü ,öyle gergin günler geçirdik ki anlatamam.
Bir kere Duru hiç ama hiç kucağımdan inmediği için ben çok sinirliydim.
Annem ve 6 aydır görmediğim kardeşimle oturup, şöyle keyifle bir çay içemedim.
Bırak keyifle çay içmeyi, yemeği bile neredeyse aynı anda yiyemedik. Sanki ben işteyken
anneannesiyle kalmıyormuş gibi, ona bir kez bile gönüllü gitmedi.
Duru nun öğle uykularında ya denize gittim, ya ben de uyudum yorgunluktan ya da
şöyle balkonda keyifle bir çay içelim deyip, çay içtim.
Meltem de tatilini büyük ölçüde yalnız başına deniz kıyısında geçirmiş oldu.
Bu arada ben sinirli ,Duru sinirli, ağlamaklı ,tabii diğerlerinin de sinirini bozduk iyice.
Bir gün annemle kavga ettim, bir gün Meltem le küstük. Birbirimize girdik yani.
İki karış boyuyla, bizi birbirimize düşürdü bu küçük bıdık.
 Denize öyle geçen seneki gibi çok keyifli girmedi Duru Hanım. İlk gün yine biraz daha
istekliydi. Daha sonraki günlerde dalgalardan korkmuş olmalı, ya hiç girmedi denize.
Kucağımda bacaklarını belime dolamış bir şekilde durup, denize taş atmayı tercih etti.
Ya da bir şekilde simiti ile denize  sokmayı başarsak bile robot gibi kıpırdaman oturdu,
denizin içinde.
 Genellikle o küçücük odada Pepe seyrettik. Bir tek onu seyrederken çok sakindi. Amaaaa
o bitince feryadı bir gör. ''Pepe bittiii.'',''aç,aç,aç''
 Tatilin en hayırlı sonucu Duru nun artık iyiden iyiye konuşmasıydı.
Sinan bizi almaya geldiğinde farkı çok net fark etti.
Artık bıcır bıcır konuşuyor. Ben ne dediğini büyük ölçüde anlıyorum .
 -aaba gelio (araba geliyor)
 -giy giy (ayakkabıları ayağında olmadığı için dışarı çıkmasına izin vermeyince)
 -aakka (ayakkabı) (Bunu evde de söylüyordu ama tatilde çooook yoğun kullandı.) :)
 Duru yu susturabilmenin bir yolu da O na çiğdem yedirmekti. Öyle ki ağlamasın diye
kendim bir tane yemeden saatlerce çiğdem kırdım onun için. Yeter ki sussun!!!
 Kaldığımız yerin arka cephesinde başka bir alan vardı. İnsanların kendilerine ait barakalar
yaptığı bir alan. Onların birinin önündeki bir direkte salyangoz vardı.
Meltem le gezdikleri bir anda onu fark etmiş, Meltem de 'salyangoz' demiş.
Odaya gelip kitabından salyangoz resmini gösterdi Meltem e.
Halkalarını çıkarırken tek tek saydı ,bütün tatil boyunca. Evde de sayıyordu ama burada
çok daha net ve kendi isteği ile,-bii ,-kiki ,-üç ,-dööööt,-beş ,-dedi,  -şekis ,-dokuş , -oooooon
diye saydı.
Altıyı başlarda genellikle unuttu ama son günlerde onu da eklemeyi başardı.
Bol bol Pepe şarkıları söyledik. Meltem in beynine kazındı şarkılar.
Durmadan tekrar etmeye başladı bu şarkıları.
İşte bunlardan bazıları ;
 -İki ekmek aldım, eve gidiyorum. Biri büyük ,biri küçük iki ekmek aldııım.
 -Pepe nin sarıları çoğalıyor. Pepe nin sarıları çoğalıyor. Bir tane sarı muz, bir tane sarı ağaç ..vs…
 -Pepe annesine ne renk çiçek verecek. Pepe annesine ne renk çiçek verecek….
 -Önemli olan, oyun oynamak, üzülmeyi bırak eğlenmene bak….
 Eve dönünce küçük kızım normale döndü. Kucağımdan indi, evin içinde dolanmaya başladı.
Sinan bilgisayara Pepe cd leri yüklemiş. Onları açtık. Meltem ve Sinan alışverişe gitti.
Duru salonda tek başına Pepe seyretti. Ve beeen mutfakta buzdolabını bile sildim bu arada.
Çamaşır makinasına bütün tatil kıyafetlerini attım, astım, bir daha attım ,bir daha bir daha.
Duru arada beni yoklamaya gelse de deliler gibi Pepe seyrediyordu.
Pepe sen nelere kadirsin, seni yapandan yönetenden Allah razı olsun diye diye yaptım işlerimi.